FOTOĞRAF MAKİNESİ AYARLARI
ASA / ISO Ayarları
Fotoğraf kavramının kökeninin Photo (Işık) ve Graphie(yazmak –çizmek)
sözcüklerinden geldiğini biliyorsunuz. Işıkla çizmek sözcüklerindeki gülümseten espri tam
yerinde bir saptamadır. Çünkü anlamında ışığın olmadığı yerde fotoğraf olmaz. Gerçek
dünyadaki görünümlerin fotoğraf haline getirilebilmesi mutlaka ışık, ışığın yansıyarak kayıt
olduğu film gibi duyarlı bir yüzey, kayıt işlemini yapan yani ışıkla bu yüzeye çizim yapan
kullanıcı ve makine donanımı gerekir. Çizmekle işaret edilen anlam ise fotoğrafçının
makinesi ve bu alanda kullandığı birçok araç-gereçle ışığı yönlendirip denetim altında
tutarak, film gibi duyarlı bir yüzey üzerinde istidiği biçimde görüntüler elde etmesini ifade
eder. Modülün içeriğini oluşturan işlemlerden SA/ISO Ayarı, Diyafram Ayarı ve Enstantane
Ayarı ışığı kontrol altında tutmak için yapılır.
Fotoğraf çekiminin ana ilkesi ışığa karşı duyarlılaştırılmış film ya da dijital sensörün,
duyarlık oranına uygun olarak, yeterli bir süre içinde gerekli miktarda ışığı etkisi altında
tutulmasıdır. Siz de ortamdaki ışığı kontrol altında tutabilmek için, önce kayıt malzemesinin
ışık duyarlılık değerlerini (ASA/ISO hızını) ayarlayıp makinenize tanıtmalı, sonra da bu
ayara bağlı olarak iki ayar daha yapmalısınız. Bunlar Diyafram ve Enstantane ayarlarıdır. Bu
iki ayarı modül içindeki 2. ve 3. faaliyetlerde ayrıntılı olarak göreceksiniz. Şimdilik
ASA/ISO ayarını daha iyi kavrayarak ayarlamanız için objektiften geçen ışığın miktarını
diyafram, ne kadar sürede geçeceğini ise enstantane ayarıyla yapacağınızı bilmeniz yeterli.
ASA /ISO yapmanız için öncelikle kayıt malzemesinin ışıktan etkilenme oranını belirten
duyarlık değerlerini ve özelliklerini bilmeniz gerekir.
Ülkeden ülkeye değişiklik gösteren film duyarlık ölçü birimi Türkiye'de makineler ve
filmler üzerinde ASA, ASA/ISO ya da ASA/DIN standartlarıyla gösterilir. ASA (American
Standart Association) Amerikan Standartlar birimi, ISO (International Standart Organisation)
ise Uluslararası Standartlar Kurumu birimidir. Fotoğrafçılıkta özellikle filmlerde ASA/ISO
değerlerinin yanında bir de daha çok Avrupa ülkelerinde kullanılan ve kısaca DIN (Deutche
Industry Normen) olarak adlandırılan Alman ölçü birimi bulunmaktadır. ISO standartında sol
tarafa ASA sağ tarafa DIN değerleri yazılır 100ASA/21DIN gibi.
ASA ve DIN duyarlık standardı birbirinden farklı değer birimlerine sahiptir; ancak her
iki standardın değerinin de karşılıklı denk düşen bir dizilişleri vardır (64 ASA–19 DIN gibi).
Çizelgede sıralanan tüm değerler kendinden sonraki üçüncü değerin iki katı az duyarlıklı,
önceki üçüncü değerden ise iki kat çok duyarlıdır. Üç değerde bir tamamlanan bu
katlanmaya, değerler kıyaslanırken bir "stop ya da durak" denebilir. Kısaca çizelgedeki üç
basamak bir stop yapar. Örneğin, 200 ASA filmden iki kat yani bir stop daha duyarlı olan
400 ASA, dört kat yani iki stop daha duyarlı olan ise 800 ASA' dır.
Her biri belirli düzeydeki duyarlığa karşılık gelen bu değerleri aşağıdaki denklik
çizelgesinde inceleyiniz.
ASA/ISO VE DIN DEĞERLERİ DENKLİK ÇİZELGESİ
ASA-ISO DIN
1 -1
1.2 — 2
1.6 — 3
2 -4
2.5 -5
3 -6
4 — 7
5 -8
6 -9
8 -10
10 -11
12 -12
16 -13
20 -14
25 -15
32 -16
40 -17
50 -18
64 -19
80 -20
100 -21
125 -22
160 -23
200 -24
250 -25
320 -26
400 — 27
500 -28
650 -29
800 -30
1000 -31
1250 -32
1600 -33
2000 -34
2500 -35
3200 -36
4000 -37 |
Normal Işıkta 100 ASA ile çekildi
|
Az Işıkta 100 ASA ile çekildi
|
Normal Işıkta 400 ASA ile çekildi
|
Az Işıkta 400 ASA ile çekildi
|
ASA/ISO değerinin (film duyarlılığının) çekilen fotoğraf üzerinde ışık miktarı ve hız
etkisi dışında dört önemli etkisi vardır. ASA/ISO seçimi yaparken filmin yoğunluk, kontrast,
gren ve toleranstan nasıl etkileneceğinin bilinmesi ve bu sonuçlara göre tercih edilmesi
gerekir. Kısaca kullanılan filmin hızı (ASA/ISO) değeri çekilen görüntüyü yoğunluk,
kontrast, gren ve tolerans bakımından etkiler. Bu etkilerin ne olduğunu anlayabilmek ve ona
uygun film seçmek için bu kavramları bilmeniz gerekir. Bu konuda yapılan açıklamalara
örnek olarak yukarıdaki fotoğrafları inceleyiniz.
Gren: Filmin bir katmanına sürülen gümüş, oluşan kristallerin şeklinin ve
dağılımının sebep olduğu noktacıklardır. Duyarlığı artırmak için düzensiz ve iri
taneli, azaltmak için ise düzenli ve küçük taneli kristaller kullanılır. Filmde
görüntü oluşturan gümüşün iri tanecikli ve düzensiz dağılımı, görüntünün sayısız
küçük noktacık barındıran bir hâl almasına sebep olur. Fotoğraf büyütüldükçe bu
noktacıklar da büyüyerek kalitesiz bir görüntü oluşturur. Düzenli ve küçük
tanecikli olması ise grenlerin görüntülerde büyültmeler dışında belli olmamasına
veya çok küçük olmasına yol açar.
Kontrast: Siyah beyaz fotoğrafta en siyah ve en beyaz yerler arasındaki ton
farkıdır. Yani zıtlığıdır. Renklide ise açık ve koyu renkler arasındaki ton ya da
şiddet farkıdır. Kontrast yükseldikçe görüntülerde siyah ve beyaz belirginleşir,
griler ise kaybolur. Yüksek kontrast renkli ve siyah beyaz fotoğrafta biraz açık ve
biraz koyu görüntüleri çok açık ve çok koyu hâle getirip detayları azaltırken,
düşük kontrast çok açık ve çok koyu görüntüleri orta tonda göstererek detayları
artırır.
Yoğunluk: Genellikle kontrastlıkla karıştırılan yoğunluğa keskinlik de denir.
Yoğunluk, yan yana gelen iki farklı renk arasındaki geçiş keskinliğidir. Fotoğrafın
renklerinin birbirinden keskin bir şekilde ayrılması ve doygun görünmesinde
yoğunluk çok etkilidir.
Tolerans: Çekimde oluşan pozlandırma (filmin ya da kartın ışıklandırılması)
hatalarını, filmin telafi etme oranını ifade eder. Ara tonları gösterme ve küçük
pozlama hatalarını telafi etme, yüksek ASA filmlerde daha fazladır.
Genellikle filmlerin duyarlılığı azaldıkça aynı oranda yoğunluğu ve kontrastı artar,
greni ve toleransı azalır. Duyarlık arttıkça gren ve tolerans artar, yoğunluk ve kontrast azalır.
Dijital ve Manüel Fotoğraf Makinelerinde ASA/ISO Ayarları :
SLR (değiştirilebilen objektifli) makinelerin tümünde bulunan ASA/ISO ayarı
genellikle Compact (sabit objektifli) makinelerde bulunmaz. ASA/ISO ayarları analog
(filmli) makinelerin mekanik olanlarının sol üst köşesinde bulunan Asa düğmesi duyarlığı
düşürmek için sola, artırmak için sağa doğru elle (manüel) çevrilerek yapılırken; elektronik
modelleri filmin ASA/ISO değerini dijital makineler gibi otomatik olarak algılar ve makine
ekranında gösterir. Ancak bazı durumlarda makinedeki filmin duyarlığının altında ve
üstünde film takma olanağı yoksa ASA/ISO ayarı dört stopa kadar, ASA tuşuna basarken
ayar yapma düğmesi çevrilerek değiştirilebilir. Örneğin 50 ASA/ISO film 800 ASA/ISO
olarak değiştirilebilir. Ama bu değişikliğin renk ton ve netlikte kalite kaybına neden olacağı
unutulmamalı. Dijital makinelerde ise bu ayarlar manüel olarak yapılır. Anolog makinelerin
ASA/ISO değer aralığı şimdilik dijital makinelere göre daha geniştir.
Kısaca ASA/ISO ayarlarının yapılışı makine türlerine göre değişiklik göstermektedir.
Yeni model makinelerin ASA/ISO ayar tuşları ve işleyişi kulanım kılavuzlarında
açıklanmaktadır.
ASA/ISO ayarı Analog (filmli) makinelere takılan filmin ışık duyarlığını makineye
tanıtmak ve bazı durumlarda da makineyi yanıltmak amacıyla; dijitallerde ise görüntüleme
çipinin ışığa duyarlığını belirli sınırlar içinde gerektiğinde değiştirmek amacıyla yapılır.
Analog makinelerle çekim yaparken genel kural olarak makinenize kaç ASA
değerinde film takmışsanız ASA/ISO ayarını o değere sabitlemelisiniz. Örneğin filminiz 100
ASA ise makineniz üzerinde ASA değerlerinden 100'ü seçmelisiniz. Çekim yapılan
ortamdaki ışık oranı ve nesnelerin hızı uygun diyafram-enstantane ayarı yapmanız için
yeterliyse ASA/ISO ayarını filminizi tüketip farklı ASA da bir film takıncaya kadar
değiştirmeyiniz. Ancak bazen özel durumlarla karşılaşılabilirsiniz. Örneğin ortamdaki ışığın
istediğiniz diyafram ve enstantane değerleriyle çekim yapmanıza yetmediği durumlarda,
düşük ASA' lı yavaş bir filmle çekim yapmak zorunda kalınabilirsiniz. Bu durumda
makinenizi filminizin ASA' sı farklı olduğu hâlde istediğiniz poz değerlerine yetecek
hızlı(duyarlığı fazla) bir ASA değerine ayarlayarak çekim yapmalısınız ve filminizi mutlaka
çektiğiniz ASA ya göre yıkatmalısınız. Ortamdaki ışığın istediğiniz diyafram ve enstantane
değerleriyle çekim yapmanız için çok fazla olduğu durumlarda ise tam ASA değeri
düşürülür. Bu ayar biçimine iteleme denir. Oysa dijital makinelerde her poz ya da çekim için
farklı bir ASA/ISO değerini ayarlayabilirsiniz.
DİYAFRAM
Pozlama için gerekli yeterli miktarda ışığın film yüzeyine düşürülmesini sağlamak
üzere objektifin arka iç kısmında konumlandırılan açılıp kapanır metal bir düzeneğin standart
değerlerinden birinin belirlenmesine diyafram ayarı denir.
Bir nesnenin görüntüsünü istediğiniz biçimde fotoğraflayabilmeniz için, konudaki
cisimlerin üzerine düşen veya etrafında bulunan ışık miktarına, nesnenin ışığı yansıtma
oranına (koyuluk ve açıklık oranına) bakarak makinenize taktığınız filmin duyarlığına ve
enstantane ayarınıza uygun bir diyafram ayarı yapmanız gerekir. Yapılan bu ayarlamalara ise
pozlama denir.
Diyaframın en önemli görevi film üzerine düşecek ışık miktarını ayarlamaktır. Çekilen
fotoğrafta görüntü oluşturmak için filme ya da sensör çipine gerekli miktarda ışık
düşürmeniz gerektiğini öğrenmiştiniz. Film üzerine duyarlığından fazla ışık düşürürseniz
görüntü açık, az ışık düşürürseniz görüntü koyu çıkar. O hâlde belirli duyarlıktaki filmi az ya
da fazla ışıkta kullanabilmeniz için ışık oranını filmin duyarlığına ve belirlediğiniz
enstantane değerine göre denetlemeniz, ayarlamanız gerekir. Bu işlemlerden biri enstantane
diğeri diyafram ayarıdır.
Diyaframın ikinci önemi, fotoğrafta istenilen genişlikte ve darlıkta net alan
oluşturmayı sağlayan etkenlerden biri olmasıdır. (Alan Derinliği konusunda açıklanacak.)
Diyaframın üçüncü önemi ise, görüntünün merkezi ile kenarları arasındaki ışık
farklılığını eşitlemesidir. Aksi taktirde fotoğrafların orta kısmı çok açık kenarları ise çok
koyu çıkar.
İşlevi
Diyaframın işleyişi ve işlevi göz bebeğine (iris) benzer. Gözün tam orta noktasında
bulunan ve bakıldığında rahatlıkla görülebilen gözbebeği ortamdaki ışık oranına bağlı olarak
büyüyüp küçülen bir yapıya sahiptir.
Gözümüzü ışıktan korumanın yanında, asıl işlevi, ışık azaldıkça büyüyüp artıkça
küçülerek üzerinde görüntü oluşan retinaya gerekli miktarda ışık geçmesini sağlamaktır. Bu
işlevini ise ancak gözün görme eşiğinin sınırı içinde gerçekleştirebilir. Işık miktarı görme
eşiğinden az olduğunda göz bebeği maksimum sınıra kadar açıldığı hâlde retinanın görüntü
oluşturmak için ihtiyaç duyduğu oranda ışığı geçirmede yetersiz kalır. Işık miktarı eşik
sınırından fazla olduğunda ise, bu kez maksimum sınıra kadar küçüldüğü hâlde, retinanın
ihtiyacından fazla olan ışığı azaltmakta yine yetersiz kalır. Her iki durumda da göremeyiz.
Aynı durum diyafram içinde geçerlidir. Diyafram, ışık çok arttığında kısılarak hem filmi
fazla ışıktan korur, hem de çekilen objenin görünmesini sağlar.
Dünya genelinde kabul gören İngiliz sisteminde diyafram açıklık değerleri şu şekilde
sıralanır: Uluslararası diyafram birimi f / stop'tur.
f / 1.1 — 1.2 — 1.4 -1.8 — 2 — 2.8 — 4 — 5.6 — 8 — 11 -16 — 22 — 32 — 45 — 64
Yukarıda sıralanan ana değerler diyafram açıklık oranını ifade eder. Kısaca f / 1.1 en
geniş açıklık değeri iken f/64 en dar açıklık değeridir. Ana değerler arasında orantılı bir
genişlik darlık ilişkisi vardır. Bir değer bir önceki değerden iki kat dar, bir sonraki
değerdense iki kat geniştir. Örneğin f/ 8 f/5.6' dan iki kat daha dar bir açıklığa f/ 11' den ise
iki kat daha geniş açıklığa sahiptir. Unutmayın, rakam küçüldükçe açıklık genişler ve
genişleyen açıklıktan daha çok ışık geçer.
Diyafram Ayarları
Diyafram açıklığı sabit olan kompakt makineler hariç tüm makinelerde diyafram ayarı
bulunur. Diyafram ayarını eski model makinelerde el pozometresi veya objektif üzerindeki
halkayı çevrilerek yapmalısınız. Oto focus (otomatik netleme) özelliği olmayan bu
makinelerde sayıların karşısında bir ok ya da çizgi bulunur. İstenilen sayı bu çizginin
karşısına getirilerekdiyafram ayarı yapılır. Elektronik modellerde ise genellikle makinenin
sağ üst bölümündeki çekim seçenekleri çarkından diyafram konumu (AV ya da A)
seçildikten sonra, sağ taraftaki değer ayarlama ibresi çevrilir. Günümüzde üretilen yeni
modellerde üç ayrı yolla diyafram ayarlanabilir. Bunlar: Çeşitli simgelerle gösterilen
otomatik yaratıcı modlar ile program (P) modu, diyafram öncelikli mod (AV veya A) ve
manuel mod (M) tur. Tercihinize göre bu ayarı, isterseniz makinenizi program veya otomatik
moda ayarlayarak isterseniz de diyafram tuşuna basılı tutarak değiştirme kadranı
belirlediğiniz değere kadar çevirip manuel olarak yapabilirsiniz. Madem ki makine otomatik
olarak ayar yapıyor. O hâlde neden manuel ayar yapayım diye düşünebilirsiniz. Eğer bu ayar
türleri gerekmeseydi makine üzerinde de bulunmazdı. Bu durumun sebeplerini sabırla
ilerlediğinizde ilgili bölümlerde anlayacaksınız.
Diyafram Ayarını Gerektiren Durumlar ve Alınacak Önlemler
Yeni tip makinelerde gelişmiş pozometreler bulunmasına rağmen, makinedeki
pozometre doğadaki tüm tonları yüzde 18 gri tonda varsaydığından bazı durumlarda
yanılarak hatalı pozlandırma yapar.
Hataları önleyebilmek için kullanıcıların mutlaka makinelerini yönlendirmeleri
gerekmektedir. Program dışında ayar yapmayı gerektiren durumlar: Konunun parlak ışık
kaynağının önünde kaldığı ters ışık durumunda çok açık ve çok koyu bir arka plan önünde
bulunduğunda, geniş ya da dar net alan derinliği yapmak gerektiğinde, makinenin verdiği
diyafram değerine müdahale etmek gerekir.
Fotoğraf makinesi beyaz bir duvara doğrultulur, önerilen poz değerleri ile çekim
yapılırsa sonuçta gri renkli bir duvar karşımıza çıkacaktır. Benzer şekilde koyu renkli bir
konu makinenin verdiği değerlere uyularak fotoğraflanırsa yine gri sonuçlar elde edilecektir.
Bu sebeple poz değerleri değerlendirilirken konunun eşit ölçeri yanıltacak olan bölümleri
dikkate alınmalıdır. Böylesi bir durumun üstesinden gelebilmek için hem orta tonlu hem de
fotoğrafı çekilecek ana konu kadar ışık alan bir cisimden ışık okuması yapılması gerekir ki
kaldırım taşları bu iş için idealdir. İlgili değişken değerleri bu orta tonlu cisimden yapılan
okumaya göre ayar edildikten sonra istenilen kompozisyon oluşturulur ve çekim yapılır.
Dolayısıyla fotoğrafçının çalıştığı konunun az veya fazla ışık yansıtıyor olması durumunu
dikkate alarak gerekli düzeltmeleri yapması gerekmektedir.
Ortalamaya uymayan konularda el pozometresi ile düşen ışık miktarını ölçmek veya
poz taramasına gitmek doğru sonuca ulaşmak için yararlıdır; poz taraması ile aynı konunun
değişik pozlandırmalarla fotoğraflanması anlaşılır. Amaca en uygun fotoğrafın aralarından
seçilmesi gereklidir. Çekim için kullanılan filmin dia olması hâlinde yarım duraklık aralarla
pozlama hatalarına karşı daha toleranslı olunması baskı filmleri ile bir duraklık aralarla poz
taraması yapılması uygun olacaktır.
Poz taraması yapmak için çoğu makinede bulunan tarama fonksiyonu kullanılabilir.
Eski SLR fotoğraf makinelerinde bir çark etrafına dizilmiş bulunan tarama aralıklarına yeni
tip ekranlı makinelerde elektronik düzenekle kumanda edilebilmekte ve poz değerleri 1/2
veya 1/3 durak aralıklarla arttırılıp azaltılabilmektedir. Taramanın, değişik modellere bağlı
olarak +/-2 ile +/-5 durak arasında gerçekleştirebilmesi, hatta tarama aralığı belirlendikten
sonra motorla seri çekimler yapılabilmesi mümkündür. Eğer kullanılan makinede anlatılan
otomatik tarama sistemi bulunmuyorsa her seferinde tarama yapılmak istenilen aralıkta
değişik değerler makine ve objektife ayrı ayrı bağlanabilir.
Diyafram öncelikli mod (Av) diyafram açıklığını kontrol etmek için en iyi yoldur.
Diyafram açıklığı değerini siz seçtiğinizde, makine doğru bir pozlama elde etmek için
gereken enstantane ayarını otomatik olarak yapar.
Örneğin diyafram-öncelikli pozlandırma programındayken objektifi f/5,6'ya
ayarladığınızı ve fotoğraf makinesinin de doğru pozlandırma için 1/125 sn. seçtiğinizi
varsayın. Diyafram ve obtüratör arasındaki ters orantılı ilişkiden ötürü, gerçekte 1/500 sn'lik
bir enstantane istiyorsanız diyaframı f:2.8'e ayarlamanız gerekmektedir.
Net Alan Derinliği
Alan derinliği, fotoğrafın ön planındaki en net nokta ile geri plandaki en net nokta
arsındaki mesafeye denir. Alan derinliği, başlangıçta önemsiz gibi düşünülse de fotoğraf
çekimi sırasında sık sık varlığını hissettiren bir kavramdır. Alan derinliği, bir lens sisteminin
obje üzerine odaklanırken net olarak görüntü oluşturabildiği uzaklık dilimidir. Sonuçta
fotoğrafta bu dilim içinde kalan nesneler net, arkada veya önde olan nesneler ise bulanık
görülür. Bir diğer deyişle de objektifin netlediği yerin önünde ve arkasında net olarak
görünen mesafedir. Diğer bir deyişle fotoğraf karesinde net görünen alanın derinliğini
belirtir. Örneğin fotoğraf makinesine üç ayrı uzaklıkta bulunan ve arka arkaya duran üç
objenin sadece biri net diğerleri flu ise bu fotoğrafta alan derinliği dar demektir. Objelerin
üçü de net ise alan derinliği geniş demektir. İstediğimiz alan derinliğini diyafram ayarınıkullanarak sağlayabiliriz. Diyafram açık ise alan derinliği az, diyafram kısık ise alan
derinliği çoktur. Az açık diyafram (f:16, f:22 vb.) değerlerinde çekilen fotoğrafta net olan
kısımlar daha çoktur. Geniş açılı objektifler dar açılı objektiflere göre daha büyük alan
derinliği mesafesine sahiptirler. 450 mm'lik bir objektif kullanılıyorsa, diyafram 5,6'ya,
metraj bileziği 3 metreye ayarlandığında, sadece 3 metre ötedeki nesneler net çıkmayıp 2,5
metre ile 3,8 metre arasındaki nesnelerin net çıktığı görülür.
Alan Derinliği Nasıl Oluşur?
Bir yakınsak mercek teorik olarak sonsuz uzaklıkta da bulunan bir nesnenin
görüntüsünü tam odak noktasında net olarak oluşturur. Daha yakındaki nesnelerden çıkan
ışık ışınları ise odak noktasında değil merceğe daha yakın bir noktada net görüntü oluşturur.
Bu nedenle fotoğraf makinelerinde, değişik uzaklıkta bulunan nesnelerden gelen ışınların
tam film üzerinde odaklanabilmesi için mercek ileri geri hareket ettirilir. Mercek hareket
ettiğinde ise bu sefer daha gerideki ve ilerideki nesnelerin görüntüsüne ait netlik bozulur. İşte
net görüntü oluşturulabilen bu aralığa alan derinliği denir. (İngilizcede Depth Of Field-DOF)
Yeni tip otomatik makinelerde otomatik alan derinliği ayarı A-DEP modu biçiminde
kısaltılmıştır. Objektif üzerindeki alan derinliği ön izleme düğmesine basılarak mevcut
durum görülebilir. İlgili düğmeler kullanılarak yaklaşık alan derinliği tespit edilip gerek
duyulursa otomatik ya da diyafram öncelikli modla ayarlanır.
Alan derinliğini kullandığınız filmin boyutları, mercek sisteminin odak uzunluğu ve
diyafram açıklığı belirler. Filmin boyutları kullandığınız makinenin teknik özelliklerini
değiştirdiği için alan derinliğinde etkilidir. Pratikte bu değiştirilemeyeceği için alan derinliği
için kullanılmaz. Bunun yerine alan derinliği yaratmak istiyorsanız kullandığınız lensin odak
uzunluğunu veya diyafram açıklığını değiştirirsiniz. Örneğin, odak uzunluğu yeterince fazla
olursa çok uzaktaki objeler etrafında bile dar bir alan derinliği oluşur.
Alan Derinliğini Neden Kullanmalıyız?
Alan derinliği etkisini kullanmak fotoğraflarınızın estetik değerini artırabilir. Buna
bir örnek "makro" denilen çekimlerdir. Bu tip fotoğraflarda küçük bir obje çok yakından
büyütülerek görüntülenir. Bu tip fotoğraflarda etraftaki nesnelerin görüntüde belirgin bir
biçimde olması objenin izleyici tarafından algılanmasını azaltabilir. Bu yüzden makro
fotoğraflarda sıklıkla alan derinliği etkisi kullanılarak etraftaki nesnelerin fotoğraf üzerinde
net olarak görünmesi engellenir. Bunun tersi de manzara fotoğrafı çekimlerinde alan
derinliği artırılarak her nesnenin fotoğraf üzerinde net olması sağlanır. Böylece kadraj
içindeki her nesne örneğin yakındaki bir ağaç ya da uzaktaki bir dağ fotoğraf üzerinde net
olarak görünür. Böyle bir fotoğraf ise manzaranın güzelliğinin izleyiciler tarafından daha
kolay anlaşılmasını sağlayacaktır.
Alan Derinliği Kontrolü
Alan derinliği kontrolünü etkileyen faktörler üçe ayrılır. Bunlar: Diyafram açıklığı,
netlik mesafesi ve objektifin odak uzaklığıdır.
Aşağıdaki tabloları dikkatlice inceleyiniz.
Diyaframla Kontrolü: Diyafram açıklarının, objektiften geçen filme etki eden ışık
miktarını ayarlamasıyla gerçekleşir. Diyafram açıklığı küçüldükçe alan derinliği de artar.
Diğer bir deyişle diyafram rakamları büyüdükçe alan derinliği artar. Tersi durumda ise
objenin önündeki ve arkasındaki objeler netsiz olarak filme yansır.
Netlik Mesafesiyle Kontrolü:
Objenin makineye olan uzaklığının ayarlanmasıdır.
Netliği yapılan obje makineden ne kadar uzaksa alan derinliği de o kadar fazlalaşır. Ne kadar
yakınlaşırsa da o kadar azalır. Uzaklığın net alana etkisini daha iyi anlayabilmek için
gözünüzü yakın ve uzak nesnelere odaklayarak etrafında algılayabildiğiniz net alanı
saptamaya çalışınız.
Objektifin Odak Uzaklığıyla Kontrolü:
Alan derinliğini kontrol etmek için,
objektif odak uzaklıklarından da faydalanılır. Kısa odak uzaklığına sahip objektifler
kullanıldığında alan derinliği artar. Uzun odaklı objektifler kullanıldığında ise alan derinliği
azalır. Birinci fotoğrafta net alanın az, ikincide fazla olduğuna dikkat ediniz.
ENSTANTANE
Diyafram düzeneğiyle miktarı ayarlanmış olan ışığın belli duyarlıktaki filmin
düzlemini ne kadar süreyle etkileyeceğini belirleyen obtüratör (örtücü) perdesinin farklı
değerlerden oluşan açılıp kapanma hızına denir.
Fotoğraf makinesinin karanlık bölmesinin önünde, objektif yuvasının arkasında
bulunan bir perde ve onun açılıp kapanmasını sağlayan bir mekanizmaya ise obtüratör denir.
Belirlenen diyafram açıklığından geçip obtüratör perdesinin önüne kadar gelen
ışığın, karanlık bölgedeki film üzerine düşme süresini ayarlayan perdenin hızının, ışık
miktarını ayarlama görevi kadar önemli bir görevi daha vardır. Fotoğrafı çekilen objelerin
hareketlilik durumlarının fotoğrafta belli olup olmamasını belirler. Yani hareketli objelerin
çekimlerinin hareketli mi veya hareketsiz mi olacağını seçilen enstantane değeri belirler.
Bilindiği gibi fotoğraf gerçek hayattaki bir anın dondurulmuş görüntüsüdür. Dondurulan bu
an, örtücünün izin verdiği ışıklandırma süresidir.
En basit haliyle obtüratör, filmin (veya digital sensörün) tam önüne yerleştirilmiş iki
perdeden meydana gelir. Pozlamanın başlangıcında ilk perde filmin üstünü açacak şekilde
hareket geçer. Pozlamanın sonunda ikinci perde harekete geçerek filmi örter. Pozlamadan
sonra film makine içinde ilerletildiğinde her iki perde de ilk konumlarına geri dönerler.
Örtücü perdeler, makinede ayarlanan enstantaneden bağımsız olarak daima aynı
hızda hareket ederler. Enstantane, yani obtüratör hızı terimi gerçekte birinci ve ikinci
perdenin hareketleri arasındaki gecikmeyi anlatır. Hızlı enstantanelerde henüz ilk perde
hareketinin sonuna ulaşmadan önce ikinci perde harekete geçer ve film de bu iki perdenin
oluşturduğu hareketli bir yarık içinden ışığa maruz kalarak pozlanır.
Obtüratörler ayırımlı ve perde olmak üzere ikiye ayrılır.
Ayrımlı Örtücü Perde :
Bu tür örtücüler objektifin arka bölümündeki objektif taşıyıcısının yanında bulunan
merceklerin arasında yer alır. Genellikle 6 adet metal yapraktan oluşur. Objektifin arka
kısmında üzerinde değerlerin yazılı olduğu halka çevrilince örtücünün yaprakları açılır ve
verilen süre sonunda kapanır. Hızları genellikle 1 saniye ve 1/500 saniye arasındadır.
İki perde filmin hemen önünde konumlanır. Deklanşöre basıldığı anda verilen süre
birbirlerini takip etme suretiyle harekete geçer içinde aralıklarından geçen ışık film yüzeyine
düşürerek sonunda kapanır. Bu türdeki bazı perdeler diyagonal çalışır.
Enstantane Değerleri
Bu süreler diyaframda olduğu gibi uluslararası standart değerlerle ifade edilir.
Kimilerinin obtüratör hızı, zaman, süre de dediği fotoğraf makinesindeki bu sayılara
genellikle "enstantane" denir. Bir saniyeden uzun süreler 4" örneğinde olduğu gibi
gösterilirken, 1 saniyeden kısa süreler 1/…. biçiminde gösterilir.
Buradaki 1 rakamı 1 saniye demektir. Diğerleri ise saniyenin kesirlerini ifade eder.
Teknoloji ilerledikçe makineler üzerindeki ayarlanabilir enstantane değerleri de artmaktadır.
Şu anda piyasada 1/12000 hızında makineler rahatlıkla bulunabilmektedir. Bu değerler eski
ve yeni versiyon makinelerde aşağıdaki şekilde dizilir.
T-B-1-2-4-8-15-30-60-125-250-500-1000 (eski tip mekanik makinelerde)
buLb (B)30"-15"-8"-4"-2"-1" -2-4-8-15-30-60-125-250-500-1000-2000-4000…
(yeni tip otomatik makinelerde)
Yeni tip fotoğraf makinelerin de kademesiz enstantane değerleri vardır. Ve bu değerler
LCD ekranda görülebilmektedir. Belirtilen değerlerle de enstantane ayarı yapabilirsiniz. Bir
önceki rakam bir sonraki rakamdan iki kat daha hızlıdır ve daha fazla ışık geçirir. Örneğin
1/60 enstantane 1/250 enstantaneden 4 kat fazla ışık geçirir. 1/ 2 ise 2" den 4 kat az ışık
geçirir
Enstantane değerlerinde "T" ve "B" değerleri olduğunu söylemiştik. Bu değerler her
makinede bulunmaz. "B" değerinde obtüratör deklanşöre basılı kaldığı müddetçe açık kalır
ve filmde pozlanma devam eder. Parmağınızı deklanşörden çektiğinizde perde de kapanır ve
pozlanma tamamlanır. "T" değerinde ise deklanşöre bir kez basılıp bırakılır ve ikinci kez
basılana dek obtüratör açık kalır. İkinci kez bastığınızda pozlanma tamamlanır.
Enstantane ayarı, hareketli ya da durağan konuların net ve keskin detaylı olarak mı
yoksa belli bir hareket izlenimi ifade edecek biçimde bulanık olarak mı kaydedileceğini
belirler.
Obtüratör açıkken fotoğraf makinesinin hareket etmesiyle oluşabilecek istenmeyen
titremelerden kaçınmak için, yeterince yüksek bir enstantane hızı kullanmalısınız. Aksi hâlde
netlikle karıştırılan bir bulanıklığa sebep olur. Eğer, makinenizi bir üç ayak üstüne
oturtursanız, makinenin titreme tehlikesi ortadan kalkacağından, saniyeler süren uzun
enstantaneler kullanabilirsiniz. Buna karşın makineyi elinizde tutuyorsanız genel kural, hiç
değilse objektifinizin odak uzaklığına denk bir enstantane seçmektir. Bu kuralın
sebeplerinden biri objektiflerin uzunlaştıkça daha ağırlaşması, diğeri ise makinedeki en
küçük hareketin objektifin uç noktası uzaklaştıkça daha fazla kaymaya sebep olmasıdır.
Enstantane hızı ile odak uzaklığı eşitlemesi için yandaki çizelgedeki örnekleri inceleyiniz.
Odak uzaklığı
50 mm'lik objektif için
90-135 mm'de
250 mm'de |
Enstantane hızı
1/60 sn. ya da üstü
1/125 ya da üstü
1/250 ya da üstü |
Genel ilke olarak, bir objektifin elde sehpasız kullanılacak en düşük enstantane hızı, o
makineye takılı objektifin odak uzunluğu kadardır. Örneğin, 135 mm'lik objektif elde
kullanılmak istenirse, enstantane değerinin 1/135 olması gerekir. Bu değer enstantane
çarkında yer almadığı için en yakın değer olan 1/125 veya 1/250 çekim yapılmalıdır.
Enstantane (Örtücü) Ayarları
Mekanik makinelerde çalışılırken amaca uygun bir çekim hızı belirlenir. Bu hızın
simgesi olan rakam obtüratör göstergesinin karşısına getirilir. Makine kurulur. Deklanşöre
basıldığında örtücü, ayarladığımız süre kadar açık kalır ve sonra kapanır.
Elektronik makinelerde ise bu ayarlama makinelere göre farklılık arz eden elektronik
menüler yardımıyla yapılır.
Enstantane-Diyafram İlişkisi
Pozlandırmayı üç etken belirler: filmin ışığı olan duyarlılığı ya da "hızı" (ASA/ISO),
obtüratörün açık kalma süresi (enstantane), diyafram açıklığı. Doğru pozlandırmanın elde
edilmesi, özellikler fotoğrafçılığa yeni başlayanlar için oldukça zordur. Bu konuda, zaman
zaman deneyimli profesyoneller bile hata yapabilir. Öte yandan günümüzün yarı ya da tam
otomatik pozlandırma programlı fotoğraf makineleri diyafram ve enstantaneyi otomatik
olarak ayarlar ve genellikle iyi sonuç verirler. Ancak pozometrelerin yanılması, net alan
derinliği ve cismin hızının istenilen oranda saptanması gibi nedenlerle etkin bir görüntü elde
edebilmeniz için elle (manuel olarak) poz ayarı yapılabilen, diyafram ve enstantane öncelikli
pozlandırma programı olan bir makine tercih etmelisiniz.
Diyafram Enstantane Eşdeğerlik Çizelgesi
f: 2 2.8 4 5.6 8 11 16 22
Enstantane 1/1000 1/500 1/250 1/125 1/60 1/30 1/15 1/8
Çizelgede yer alan sütunlarda ki değerler birbirinden farklı olsa da eşdeğerlik
ilkesine göre bu değerlerle çekilen tüm fotoğraflar aynı tonda çıkar. Çünkü diyafram açıklığı
küçülürken enstantane hızı azalarak birbirlerini dengelemektedir. Oysa birini sabit tutup
diğerini durak atlatarak ayarlarsanız iki fotoğraf arasında ton farkı oluşur.
Yukarıdaki çizelgede düşük enstantane ve diyafram değerlerini (f:22 1/1000)
seçersek. Bize alan derinliği fazla olan bir görüntü sunacaktır. Ama 1/8 değerinde makineyi
oynatmadan tutmanız gerekir . Bu durumda elle yapılacak çekimlerde düşük enstantane hızı
görüntünün bozulmasına sebep olacaktır. Yine yukarıdaki tabloda f:2 1/1000 değerlerinde
yapacağımız çekimde diyafram açıklığı en büyük değerde olmasına karşın 1/1000' lik poz
süresi film düzlemine düşecek ışık miktarının yeterli olmadığı bir durumu yaratacak, bu da
konumuzun görüntüsünün fotoğrafta belli belirsiz çıkmasına sebep olacaktır.
Doğru poz değerini makine yerine mümkün oldukça siz hesaplamalısınız. Çünkü
hiçbir makine çekeceğiniz fotoğrafın amacına ve duygusuna uygun poz değerlerini sizden
daha iyi bilemez. Çektiğiniz fotoğrafın en önemli bölümü görülmesini istediğinizden daha
açık görünüyorsa fazla pozlandırdınız daha koyu görünüyorsa az pozlandırdınız demektir.
Konunuzun omuz ve baş çekimi olduğunu dikkati dağıtan bir arka planın önünde durduğunu
düşünelim. Netleme ayarının tam olarak konunuzun gözüne göre yapar ve geniş bir diyafram
kullanırsanız (belki f 2.8), arka planı hafifletip dikkati dağıtmasını önleyebilirsiniz.
Pozlandırmayı dengelemek için hızlı bir enstantane gerektiğini göreceksiniz. Bütün bu
ayarları doğru yapmanız için makinenizin poz ölçüm sistemini tanımalı ve yerinde
kullanmalısınız.
Fotoğraf Makinesindeki Pozometrelerin Ölçüm Yöntemleri
Yeni tip fotoğraf makinelerinin bünyesindeki TTL ölçüm sistemine göre ölçüm yapan
pozometreler, değişik ölçüm yöntemlerine sahiptirler. Bu özellik fotoğrafçıya, konuya göre
ölçüm yöntemlerinden birini seçme şansını verir. Fotoğraf makinelerinin bünyesinde
genellikle 4 tip ölçüm yöntemi vardır.
Genel Ölçüm Yöntemi
En temel ölçüm sistemidir. Kadraj içerisine giren her konu pozometreyi etkiler.
Ortalama konularda çok hata yapmazlar ama kadrajın içinde siyah ya da beyaz ağırlığı fazla
ise hata yapabilirler. Ortalama griye sahip konularda kullanılmasında fayda vardır.
Ortalama Işık Ölçüm Yöntemi
Bu yöntemde ışık ölçümü, fotoğraf kadrajının tamamını okunarak aritmetik
ortalamasının alınması şeklinde yapılır. Işığın her bölgede eşit dağılmadığı durumlarda
yanıltıcı sonuçlar verdiği için, dikkatli kullanmak gerekir.
Merkez Ağırlıklı Ölçüm Yöntemi
Fotoğrafçıların, çoğunlukla konularını vizörün orta kısmına yerleştirmeleri fotoğraf
makinesi yapımcılarını merkezden ölçüm yapan pozometreler yapmaya yöneltmiştir.
Örneğin, bu tip pozometre tarafından yapılan ölçümün % 70'i merkezden % 30'u ise
görüntünün diğer kısımlarından okunur. Ancak tam orta noktaya parlak gökyüzü, açık ya da
koyu bir fon rastlarsa, bazı yanılgılara düşülür. Bu yöntem daha çok portre çekimleri için
uygundur.
Nokta Ölçüm Sistemi
Spotmetreler görüntünün küçük bir yüzeyinden yansıyan ışığı ölçerler. Ölçümü
yapılan alan genellikle vizörün görüntü penceresi üzerinde bir daire ya da dikdörtgen ile
belirlenir. Bu ölçüm alanı bazı, fotoğraf makinelerinde tüm görüntünün % 5'ini bazılarında
% 15'ini kapsar. Spotmetreler küçük bir yüzeyi ölçmeleri sebebiyle diğer pozometre
tiplerinden çok daha dikkatli bir biçimde konuya yöneltilmelidir.
Hareketin dondurulması
Fotoğraf makinesiyle hareketin dondurulması için başvurulan iki yöntem vardır.
Bunlardan biri, ani yoğun ışık veren flaş kullanımı; diğeri, hızlı bir enstantane kullanımıdır.
Hareketi dondurmak veya dondurmamak için gerekli enstantane değerini makineler
hesaplayamadığından fotoğrafçı değer seçimini bilgisi ve deneyimi oranında enstantane
öncelikli veya manuel olarak kendisi seçmelidir.
Çok sık olmasa da uzman fotoğrafçılar bile çok ışıklı bölgelerde çekim yaparken
önlem olarak makinelerini enstantane öncelikli konuma (S veya TV) ayarlar. Sizde hareketli
konuları çekerken makinenizin ışığı yeterli bulmasanız da deneyim kazanana kadar bu
konumu kullanma alışkanlığı kazanınız. Manuel ayar yapmadan önce bu konumun verdiği
değerleri referans alarak ayarlama yapınız. objektifin odak uzaklığı baz alınır. Örnek olarak
50 mm odak uzaklığına sahip bir objektif kullanıyorsak 60 enstantaneden aşağı düşmememiz
gerekir. 200 mm odak uzaklığına sahip bir objektif kullanıyorsak enstantanemiz en az 1/250
olmalıdır. Aksi takdirde flu fotoğraflar elde ederiz.
Hareketli objeleri çekerken kullanacağımız enstantaneyi doğru saptamanız objenin
hızı, objenin yönü, objenin büyüklüğü ve makineye uzaklığına göre değişir.
Hareket yönü: Hareketi dondurmak için gerekli enstantane, konunuzun makinenize
göre hareket yönüne de bağlıdır. Örneğin, makinenin tam üstüne doğru gelen ya da
makineden uzaklaşan süratli bir otomobilin hareketi, objektifin görüş alanına paralel olarak
yapılan bir hareket için gerekenden çok daha yavaş bir enstantaneyle dondurulabilir.
Hareketin hızı: hareketi dondurmada birinci etken cismin hızıdır. Verilecek
enstantane değeri cismin hızına uygun olması gerektiğini belirtmiştik. Cisimlerin hızı çoğu
zaman kesin olarak bilinemeyeceği için tahminle tespit edilir. Ve mesafe ve açıya bağlı
olarak verebileceğiniz diyafram değerini göz önünde bulundurup verilebilecek en yüksek
enstantaneye ayarlanmalıdır
Hareketin Mesafesi: Cisimler uzaklaştıkça hızları düşük algılanır. Örneğin; Çok
hızlı gittiğini bildiğimiz halde bir uçağa gökyüzünde bakarken hızını düşük algılarız. Bir
nesnenin hareketini yakalamak için, nesne fotoğraf makinesine ne kadar yakınsa, o kadar
yüksek bir enstantaneye ayarlanmalıdır.
Not: Önce cismin km cinsinden tahmini hızı bulunur. Önüne (sağına) bir sıfır
konulur. Bu değer 8 m uzaklık için obtüratör hızı (enstantane değeri) demektir. Uzaklık 8 m
den iki kat yakınsa enstantane değerini iki kat artırmalısınız. Cismin uzaklığı 8 m den uzaksa
enstantane değerini iki kat azaltmalısınız.
Panning (çevrinme) yapma
Enstantaneyi yaratıcı bir şekilde kullanmanın başka bir yolu da kısaca "pan yapma",
yani obtüratör açıkken fotoğraf makinesini hareket ettirmektir. Bunu yapmak için, 1/30 ya da
1/60 saniyelik bir enstantane seçin ve pozlandırma yaparken konuyu makinenize göre aynı
konumda tutmaya çalışarak konunun hareketini makineyle izleyin. Hareket eden konu net
görünecek; ama bütün hareketsiz nesneler (arka plan gibi) bulanık olacaktır. Fotoğrafınıçektiğiniz hareketli bir konuyu yorumlamak için, enstantaneyi kullanabilirsiniz. Örneğin,
koşan bir insanı çekerken, bütün ayrıntılarıyla "dondurulmuş" bir görüntü için 1/250 hatta
1/500 sn lik bir enstantane kullanılırsa çekim sırasında koşan insan figürü, objektifin görüş
alanının bir ucundan diğer ucuna doğru çok hafif olarak hareket etmiş olacaktır. Sonuç: yine
kesinlikle tanınabilir bir koşucudur; ama bu kez görüntü biraz bulanıktır ki, bu da hareket ve
canlılık hissi yaratır.
Her zaman, enstantane ile diyafram açıklığını birlikte dikkate almak zorundasınız.
Aynı örneği kullanarak 1/500 sn' de doğru poz için pozometreniz f4 verdiyse, 1/60 sn'de f11
kullanmanız gerekecektir. Bu durumda netlik derinliği önemli ölçüde artacak belki de,
dikkati dağıtan bir arka plan da netleşecektir.
Manuel Pozlandırmalar
Havai fişekler gibi konularda, enstantaneyi B' ye ayarlayarak makineyi bir üç ayak
üstüne yerleştiriniz. Parmağınızı deklanşörden çekene kadar uzun bir poz süresince
enstantane perdesi açık kalacaktır. Bu süre içinde filme yansıyan görüntüler durağanlık ve
hareketlilikleri oranında sarsılmadan pozlanacaktır. Bazen de soyut görüntüler oluşturmak
için makine kontrollü bir şekilde titretilerek ilginç çizgiler dokular, kaymalar elde edilebilir.
Her zaman, enstantane ile diyafram açıklığını birlikte dikkate almak zorundasınız.
Aynı örneği kullanarak 1/500 sn' de doğru poz için pozometreniz f:4 verdiyse, 1/60 sn' de
f11 kullanmanız gerekecektir. Bu durumda netlik derinliği önemli ölçüde artacak belki de,
dikkati dağıtan bir arka plan da netleşecektir.
Öncelikli çekim Modu Ayarı:
Fotoğraf çekerken, diyafram seçimi (ve dolayısıyla
netlik derinliği seçimi) size vurgulayacağınız yeri seçme şansı verir. Pozlandırma açısından
diyafram açıklığı ve enstantanenin birbiriyle bağlantısını görmüştük. Pozlandırma, gerekli
ışığın film düzlemi üzerine düşürülmesi işlemidir.
Poz ölçümünün yapılabilmesi için makinenin deklanşörüne hafifçe basmak
yeterlidir. Bu esnada pozometre devreye girer. Poz ölçümü yapılırken ya diyaframı ya da
enstantaneyi seçerek diğer değerin tespitini makineye bırakmak daha mantıklıdır. Öncelikle
çekimin ne amaçla yapılacağı tespit edilerek makine diyafram ya da enstantane önceliğine
alınır.
Örnek olarak, eğer bir manzara çekiyorsanız ve manzaradaki her noktanın net
olmasını istiyorsanız makineyi diyafram önceliğine alıp 16 veya 22 gibi kısık bir diyafram
değeri seçmelisiniz. Seçtiğiniz diyafram değerine orantılı enstantane değerini tespit etme
işini makineye bırakabilirsiniz. Tabi ki burada çok önemli bir nokta devreye girer. O da
makinenin böyle bir durumda hangi enstantaneyi verdiğidir. Eğer verdiği hız değeri
konudaki hareketleri donduramayacaksa veya çok yavaş kalarak elde çekime imkân
vermeyecekse ya makinenizi tripoda bağlayarak düşük enstantanede çekmeli (hareketi
dondurmaktan vazgeçmek şartıyla) ya da hem hızı hem alan derinliğini dengelemek için
ortalama alarak maunelde çekmelisiniz. Eğer hareket önceliği yoksa diyafram öncelikli
çekiniz. Örneğin 1/15'e 22 diyafram vermişse ve biz bir tripoda sahip değilsek yeni
değerimiz 1/30'a 16 diyafram olur ve iki çekim arasında ışıklık değeri açısından fark olmaz.
Sadece 22 diyaframlık çekimde 16 diyaframlık çekime göre daha fazla alan derinliği
olacaktır.
Diyafram önceliğe yukarıda verdiğimiz örneğe tam zıt bir örnekle; bir portre
çekiminde alan derinliği istenmeyebilir. O takdirde yine fotoğraf makinesi diyafram
önceliğine alınarak 4 ya da 2.8 gibi bir değer tespit edilir ve enstantane değerinin tespiti
fotoğraf makinesine bırakabilir.
Flaş
Fotoğraf çekilen ortamlarda ki doğal ve yapay ışığın yetmediği, ters ışığın bulunduğu,
kontrastlığın fazla olduğu durumlarda veya özel efekt vermek amacıyla flaş kullanmak
gerekir. Fotoğrafçılar tarafından genellikle tercih edilmeyen flaş ışığı, belirtilen durumlarda
zorunlu olarak kullanılır. Yeni tip fotoğraf makinelerinin hemen hepsinde bulunan dahili
flaş, ışığın çok az veya mesafenin uzun olduğu durumlarda yetersiz kalır. Bu yüzde haricî
flaş isteğe bağlı olarak kullanılır. Işık az olduğunda yavaş enstantane ve geniş diyafram
gerekiyorsa makine flaşı otomatik olarak devreye sokup konunun aydınlanmasını sağlar.
Dahilî flaş otomatik moda portre, makro (yakın) ve gece moduna getirildiğinde direkt
devreye girer. Program modunda, enstantane öncelikli, diyafram öncelikli ve manuel modda
dahili flaş kullanıp kullanılmamasına ise siz karar vermelisiniz.
Haricî flaşların ayarı daha zor olmasına rağmen dahilî flaşlara göre daha kuvvetli ve
daha kullanışlıdır. Flaşların ışık ölçümü çoklu odaklama özelliğine sahip makinenin netleme
noktalarıyla bağlantılıdır. Genellikle doğru aydınlatmayı sağlar.
Programda, modunda flaşla çekim yapmak daha kolaydır ancak flaş senkronizasyon
hızına (1/60 gibi) sabitlendiği için koyu çıkmasına sebep olur. Diyaframı açmak arka planı
aydınlatmak için her zaman yeterli olmayabilir. Bunun için program modu yerine manuel ya
da diyafram öncelikli mod kullanarak sonuca daha iyi ulaşabilirsiniz.
NETLEME
Konunun makineye olan uzaklığı değiştikçe, objektifin odak uzaklığında yapılacak
küçük değişiklikler, görüntünün film düzleminde net veya bulanık biçimde oluşmasını
sağlar. Objektifte bulunan bir halkanın makine veya kullanıcı tarafından döndürülmesiyle
yapılan bu işleme netlik ayarı veya metraj ayarı denir.Herhangi bir objektif ile bir nesnenin odaklaması yapılıp net görüntü bulunduktan
sonra, odaklama yapılan nesne, objektife yaklaştırılıp veya uzaklaştırıldığında bulunan
netliğin kaybolduğu kolayca görülebilir. Bunun sebebi, nesnenin
yaklaşıp uzaklaşmasıyla görüntünün her seferinde bir başka
düzlemde oluşmasıdır. Bir nesneye yapılan netleme nesnenin
makineye yakınlaşması ve uzaklaşması ile bozulmaktadır.
Böylece elde edilen keskin netlik bozulup, ya kırılmış görüntüler
hâline dönüşmekte ya da dairesel bir leke görünümü almaktadır.
Bu yüzden bütün makinelerde ister otomatik ister, manuel olsun
mutlaka netlik ayarı bulunmalıdır.
Fokus ve konu mesafesi
Işık konudan paralel olarak gelir ve film düzleminde
fokus olur. Objektif film düzleminde yakın olunca filmin
arkasına fokus olur; bunu için objektif konu mesafesine
yaklaştırılmalıdır. Objektifin ayarlanabilir fokus kontrolü olması
görüntünün netliğini ayarlamamızı sağlar.
Bölünme Dairesi
Bu çeşit karelemelerde görüntü eğer fokus değilse ortadaki dairede ikiye ayrılır.
Fokus olduğu takdirde görüntü tek bir hâl alır. Işık fokus olmadığı takdirde çift görüntü
yüzeyi belirir.Bu durum tek görüntü hâline geldiği taktirde görüntü film üzerinde fokus
olmuş demektir.
Mikroprizma
Daire etrafındaki görüntü ayırıcı grup mikro prizmada gözükmektedir. Fokus
olmayan ışık parlayarak ve ayrılarak görülür. Tam olarak fokus olduğu takdirde sağdaki
şekilde görüldüğü gibi görüntü teke iner.
Fotoğraf makinesinin elde tutulması
Fotoğraf çekiminin birincil önceliği, net görüntülerin elde edilmesidir. Bunu
sağlamanın yolu da odaklamanın doğru yapılması ve sehpa kullanılmadan yapılacak
çekimlerde makinenin doğru tutulmasıdır.
Net görüntü elde etmeyi tehlikeye sokan en önemli durum; makinenin çekim anında
sallanması ya da titretilmesidir. Teleobjektif veya makro objektifler ile yapılan çekimlerde
bu tehlike daha da artar. Çünkü bu objektifler, en küçük titreşimleri bile büyük oranlarda
algılar ve görüntülerde giderilmesi mümkün olmayan netlik sorunları yaratırlar.
Normal odak bir objektifle yapılan çekimde, genel olarak 1/ 60 sn ve yukarı
enstantanelerdeki çekimler elle yapılabilir. Buna karşın, daha düşük değerler ile yapılan
çekimlerde mutlaka sehpa kullanılması önerilir. Sehpanın bulunmadığı bir ortamda düşük
değerler ile çekim yapmak zorunlu hâle geldiğinde; öncelikle makine düz bir zemine
konulmalı, bunun da mümkün olmadığı durumlarda fotoğraf çeken kişi bir duvara, ağaca,
direğe vb. gibi yerlere destek alacak şekilde yaslanmalı ve çekimi böyle yapmalıdır.
Bu sorunların yaşanmadığı çekimler yapılmak istendiğinde ise, görüntü kalitesinden
ödün vermek şartıyla, yüksek ISO filmler ve bunun gerektirdiği yüksek enstantane
değerlerinin kullanılması önerilir.
Elde yapılan çekimlerde aşağıdaki uyarılara dikkat edilmelidir
Makinenin ağırlığı sol ele verilmeli, sol elin baş ve işaret parmaklan objektifi
kavranmalıdır.
Sağ elin baş parmağı kurma kolunu, işaret parmağı ise deklanşörü kontrol etmelidir.
Sol kol dirsek kısmından göğse yapıştırılmadır.
Çekimden hemen önce soluk alınmalı ve tam çekim anında, soluk tutulmalıdır.
Refleks Vizörlü Makinelerde Netlik Ayarı
Refleks tip vizörlü makinelerde, vizör aracılığıyla odaklama yapılıp görüntü en
keskin duruma getirildiğinde, objektifin metrajlama halkasında bulunan mesafe
göstergesinde, bu uzaklık metre ve feet cinsinden gösterilir. Bulunan bu rakam gerçek
mesafeyi doğru olarak göstermelidir. Yani, ölçülerek 3 metre uzakta olduğu belirlenen bir
nesnenin, vizör ile netlik ayarı yapılıp en net konuma getirildiğinde, metrajlama halkası
üzerindeki göstergenin de tam 3 metre uzaklığı vermesi gerekmektedir.Yeni tip refleks
makinelerin hemen hemen hepsinde bulunan manuel ayar yanında otomatik netleme
(AF/auto-focus) fonksiyonu bulunmaktadır.
Otomatik netleme (AF/auto-focus)
Bu sistem, tümüyle elektronik olan fotoğraf makinelerinde bulunur. Netlik ayarı,
çekilecek görüntü vizörün ortasındaki mikroprizmada en belirgin/ keskin oluncaya dek,
otomatik olarak objektifin hareketiyle yapılmakta ve en net konuma gelince, objektif
kendiliğinden durmaktadır. Yeni tip makinelerin hemen hepsinde çoklu netlik seçimi ayarı
bulunur. Sayısı makineden makineye değişen (3,5,7 gibi) siyah çizgili küçük karelerden biri
netleştirilmek istenen noktaya denk getirilerek seçildiğinde netlik ayarı otomatik olarak o
bölgeye yapılır. Eğer bu netlik karelerinden biri seçilmezse tüm kareler otomatik olarak
devreye girer ve genellikle öne yakın bölgede netlik yapar. Önemli kolaylıklar sağlayan
çoklu netlik sisteminin yeterli olmadığı durumlarla ilgili ilerleyen bölümler de bilgiler
bulacaksınız.
Gelişmiş fotoğraf makinelerinde birden çok netleme programı vardır. Bu
programları tanımanız ve yerinde tercih etmeniz otomatik ayarda çalışırken doğru netleme
yapmanızı sağlar. Bunlar makineler üzerinde genellikle One Shot AF, Al Servo AF, Al
Focus AF ismiyle gösterilir.
Tek Çekimlik (One Shot) AF
Sabit ve yavaş hareket eden objelere uygun bir programdır. Deklanşöre yarım
bastığınızda, objektif, aktif netleme noktasıyla belirlenmiş objeye odaklanır. Deklanşöre
yarım bastığınız sürece netleme sabit kalır. Objektif obje üzerinde netleme işlemini
başaramazsa, Tek Çekimlik AF deklanşörü harekete geçirmez.
Al Servo AF
Hızlı hareket eden objeleri çekiyorsanız, ihtiyacınız olan Al Servo AF'dir. Deklanşöre
yarım bastığınızda, objektif obje üzerinde odaklanır ancak sabitlenmez. Bunun yerine,
objektif objeyi takip etmeyi sürdürür ve fotoğraf makinesi ile objenin arasında mesafe
değiştikçe netleme noktasını değiştirir. Obje net olmasa bile, deklanşöre istediğiniz zaman
basabilirsiniz.
Al Focus AF
Bu program esas olarak Tek Çekimlik programdır, ancak fotoğraf makinesi hızlı
hareket eden bir obje algılarsa, otomatik olarak Al Servo AF programına geçer. Bazı fotoğraf
makinelerinde Al Servo AF programına yalnızca Al Focus AF yoluyla geçilebilir.
Fotoğraf makinenizi bir objeye çevirdiğinizde, görüntü muhtemelen netleme dışında
kalacaktır. Fotoğraf makinesindeki sensörler bütün görüntünün kontrastını ölçer ve objektif
netliğini değiştirir. Kontrast daha sonra tekrar ölçülür. Görüntüdeki bir obje en fazla
kontrastı gösterir. Fotoğraf makinesi bu şekilde objektifin hangi yöne odaklanması
gerektiğine hızlı bir şeklide karar verir ve en yüksek kontrast değerinin okunduğu objeye
odaklanır. Bütün bunlar saniyeden daha kısa zamanda olur.
Fotoğrafını çekeceğiniz obje sabit ise, tek Çekimlik AF ideal netleme programıdır.
Denklanşöre yarım bastığınızda netleme kilitlenecektir (sabitlenecektir). Obje
netlenmemişse, denklanşör hareket geçmez.
Deklanşör butonuna basılması ve denklanşörün harekete geçmesi arasında saniyeden
daha kısa bir gecikme vardır. Hızlı hareket eden bir obje bu sürede önemli mesafeler
kaydedebilir. Bazı modeller AF verilerini kullanarak objenin deklanşör gecikmesi sırasında
ne kadar mesafe kaydedeceğini tahmin eder ve netlemeyi bu gecikmeyi telafi edecek şekilde
ayarlar. Tahmini netleme Al Servo AF programında otomatik olarak çalışır. Makinenizi bu
program için ayarlamanız gerekmez.
Bu sistemde netlenecek noktanın uzaklığı yani odaklama işlemi,üç değişik tekniğin
kullanımıyla belirlenir:
Bunlar; kontrastı karşılaştırma, kızıl ötesi ışınlarla (infrared, IR) tarama ve ses
dalgalarıyla (ultrasonic) ölçüm sistemleridir.
Kontrastı karşılaştırma: Basit anlamda bu tekniğin isleyişi, telemetrelerin çalışma
prensiplerine benzer. Bu teknikte, netlik ayarının doğru yapılabilmesinin ön şartı,
görüntüdeki en önemli bölgenin yeteri kadar aydınlık olması gerekliliğidir. Görüntü hem
sabit hem de hareketli aynalardan yansıyarak ışığa duyarlı hücrelere eş zamanda gelmekte,
burada aydınlık ve karanlık bölgeler birbiriyle karşılaştırılmakta ve bu bölgelerin kontrastı
aynı duruma geldiğinde ise, objektif otomatik olarak durmaktadır. Bu sistemin en büyük
dezavantajı, kontrastı düşük görünümlerde hatalı sonuçlar vermesidir. Bir başka olumsuzlukise, ölçümün gerçekleştirildiği anda makinede çok hafif de olsa sallanma, sarsıntı vb. gibi
istenmeyen durumların meydana gelmesidir. Böyle bir durumda, netliği yapılacak nesnenin
görüntüsü duyarlı nokta üzerinden kaymakta, bu da ölçümün yanlış yapılmasına neden
olmaktadır.
Kızıl ötesi ışınlarla (IR) tarama: Bu sistemde, kızılötesi ışınlar (infra-red) bir
hücreden çekilecek olan konuya gönderilmekte ve konuya gidip oradan yansıyarak geri gelen
ışınlar da başka bir hücre tarafından algılanarak bir detektöre verilmektedir. Deklanşöre
hafifçe basmak sistemin çalışmasını başlatır ve detektörden en güçlü sinyal alındığında anda
objektif hareketini otomatik olarak durdurur. Hem gün ışığında hem de flaş gerektiren
karanlık ortamlardaki çekimlerde iyi sonuçlar veren bu teknik, cam, durgun su yüzeyi vb.
gibi yansıma yapan yüzeylerin bulunduğu ortamlardaki çekimlerde ise çoğunlukla hatalı
sonuçlar vermektedir.
Konudan yansıyan ve nakledici diodlar üzerine gelen ışınlar alıcı üzerine yansıtılır
ve IR (infra-red) sinyallerin en güçlü olduğu noktada netleme yapılır. Bu konuda sensörü
tetikleyen mekanizma durur.
Ses dalgalarıyla ölçüm: Bu ölçüm tekniğinde, insan kulağıyla duyulmayan ses
dalgaları (ultra-sound) konuya gönderilir, sinyallerin konudan ne kadar süre içinde geri
döndüğü bir devre tarafından ölçülerek aradaki mesafe buna göre belirlenmektedir.
Belirlenen bu uzaklık da, bir komut hâline dönüştürülüp objektifi çok hızlı hareket ettiren bir
motora gönderilir ve odaklama bu yolla yapılır. Bu tekniğin olumsuz yönü; ölçümün en
yakın noktaya göre yapılmasından ötürü, ön planda bulunan pencere, parmaklık vb. gibi
nesnelerin sistemi yanıltarak yanlış, odaklamaya yol açabilmesidir.
Manuel Netlik Ayarı
Netlik iki sebepten dolayı kolayca yapılamaz. Bunlardan ilki, hareketli konuyla olan
mesafenin iyi ayarlanamaması, diğeri ise konunun hareket hızının yani birim zamanda aldığı
yolun doğru olarak tahmin edilememesidir. Bu iki sorunun üstesinden gelmek daha çok
deneyime bağlı olmasına rağmen; netliğin (metrajlamanın) modelin geçeceği bir noktaya
göre yapılması, hareketin vizörden takip edilmesi ve model tam o noktadan geçtiğinde
deklanşöre basılması en kolay yoldur. Bu şekildeki bir çekimle, hareketli konunun
dondurulmuş bir görüntüsü elde edilebilir.
Bütün mükemmelliğine rağmen otomatik netleme sistemlerinin yetersiz kalabildiği
durumlar olacaktır. Orta ve üst sınıf makinelerde bulunan manüel netleme ayarları, bu
durumlar için yapılmıştır. Genellikle, tek tuş üzerinden AF/MF değişimi yapılır ve LCD
ekran üzerinden netleme, kontrol edilir. Manüel netleme, otomatik netlemenin yerine
geçmez, ancak hareketli cisimlerin çekimlerinde otomatik netlemenin hareketi takip etmede
yetersiz kalması, netlik yapılmak istenen noktanın çok açık ve çok koyu olması, ışığın
yetersiz olması netleştirilmek istenen nesnenin netlik noktasına denk getirilememesi ve
kompozisyon oluşturmada yaşanan benzeri sorunlar sebebiyle manüel netleme yapmak
gerekir. Diyafram ve enstantane ile bağlı olarak kullanıldığında, manüel netleme ile
mükemmel ve ilginç neticeler elde edebilirsiniz.
Netleme Yaparken Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
AF moduyla (Auto Focus) az ışıklı ortamlarda netlik ayarı yaparken veya 5
metre daha uzak cisimleri netlerken çok belirgin olmayan bir bulanıklık oluşur.
Bu olumsuzluğu gidermek için eğer zoom objektif kullanıyorsanız konuyu
yakınlaştırarak netleyip netlik kilidini manuel konuma getiriniz. Sonra tekrar
eski açıya çevirerek çekiniz. Çekim konusu eğer en uzak netlik sınırında veya
uzağında ise, manuel netlemeyi, mesafe olarak "sonsuz" ayarına getiriniz.
Çekim anında deklanşöre basılırken ayna hareketi ve parmak basıncı hızlı
enstantane ayarında pek sorun olmayan bu durum düşük hız ayarında makineyi
sarsarak görüntü kaymasına neden olur. Önlem olarak sehpa (tripod)
kullanılmalı, bu mümkün değilse mutlaka duvar, ağaç, masa gibi bir yerden
destek almalı veya perde kapanma sesi bitene kadar nefes almadan hareketsiz
kalmayı alışkanlık edinmelisiniz.
Az ışık bir ortamlarda AF modunda çekim yapılırken çoğunlukla hatalı netleme
oluşur. Netlik noktası seçiminizi aynı hizadaki konunun en parlak noktasına
denk getirerek ayarlamalısınız.
Hareketli konuların çekimi yapılırken makinenizi sürekli çekim moduna
getiriniz. Veya konunun gittiği yönün önündeki bir nokta önceden belirleyip
netledikten sonra, nesne tam o noktadan geçerken deklanşöre basmalısınız..
Yakın plan çalışırken özellikle de makro çekimlerinde, mutlaka sehpa
kullanmalı ve olabildiğince hassas bir netlik ayarı yapmalısınız.
Eğer, ASA, ışık, cisim hızı yeterliyse netlik hatasını azaltmak veya çok
uğraşmamak için, geniş alan derinliği veren diyafram değerleriyle çekim
yapmalısınız.
Otomatik netleme sistemleri genelde dikey yapılanma ve çizgilere duyarlı
olduğundan çekilen cisimde sadece yatay çizgiler varsa zor netleme yapar.
Makineniniz biraz eğik tutarak netlemeye çalışınız. Ya da aynı mesafede
bulunan netlenebilir bir nesne üzerinden ayar yaparak netlik modunu manuele
getirip çekiminizi yapabilirsiniz.
Aşırı yansıma yapan nesneler çekilirken AF sistemi yanılır. Doğru netlik
yapabilmek için aynı mesafede başka bir nesneye ölçüm yapıp netlik sabitleme
düğmesine basarak çekim yapınız. Ya da netlik ayarını M konumuna getirip
çekiniz.
Dijital Fotoğraf Makinesinin Çözünürlüğü
Çözünürlük, dijital fotoğrafın yatay ve dikey sıklığını belirten ölçüdür. Ölçü birimi
olarak resim noktaları veya piksel kullanılır. Merceklerin ve CCD algılayıcının iyi
olduklarını varsayarsak, çözünürlük ne kadar yüksek olursa, fotoğrafın veya baskının görsel
olarak bıraktığı izlenim, o kadar iyi olur. "Çözünürlük zenginliği" kavramını, geleneksel fotoğrafçılıktan tanıyoruz. Burada da,
farklı çözünürlüklerden söz edebiliriz: Yüksek duyarlı filmler "iri grenli" olurlar ve daha
düşük çözünürlüğe sahiptirler; düşük duyarlı filmlerde ise tam tersidir.
Dijital makinelerde en çok kullanılan çözünürlükler değerleri şunlardır:
320 x 240 = 76.800
640 x 480 = 307.200
1024 x 768 = 786.432
1280 x 960 = 1.3 milyon
1600 x 1200 = 2.1 milyon
2048 x 1535 = 3.3 milyon
2272 x 1704 = 4.1 milyon
2560 x 1920 = 5.0 milyon
3024 x 2016 = 6.0 milyon
4256 x 2848 = 12.1 milyon
Dijital fotoğrafların kalite seviyeleri ve gereksinimleri, ortam ihtiyaçlarına göre
belirlenir.
Menüdeki Simgelerin Anlamları
Yukarıda da anlattığımız gibi her işlemin bir simgesi vardır. Bu simgeler Her ulustan
kullanıcının anlayabileceği biçimde şekillendirilmiştir. Örneğin ekrana çiçek simgesiyle
gösterilen makro yakın çekim için kullanılmaktadır. Makro aynı zamanda etkin dijital tele
foto mod için de kullanılmaktadır. Bu modla zoom kullanmadan resimler genişletilebilir.
LCD ekranında zikzak şeklinde veya şimşek çakması olarak simgelenen şekille flaş
gösterilir. Flaş kullanılmak istendiğinde ekrana bu simge alınır. Zamanlayıcı (self timer) da
kronometre simgesiyle görüntülenmektedir. Yine zamanlayıcı moduyla çekim süresi
ayarlanarak otomatik çekim gerçekleştirilebilir. Bu işlem için fotoğrafı alınacak obje veya
ortamın çerçevesi belirlenir. Deklanşöre basılır 10- 12 saniye içerisinde makine fotoğrafı
çeker. Ayrıca ölçülen poz simgesi (AWE) olan (+) ve (-) işaretiyle çerçevelenen görüntünün
ışık miktarının ayarlanan diyafram ve enstantane değerine uygun olup olmadığı görülebilir.
Aynı şekilde seri fotoğraf simgesi de ekrana yansıtılarak bu yönteme makine hazır hâle
getirilebilir. Bu yöntem seçilip deklanşöre basıldığında parmağınızı kaldırmadığınız süre
içinde görüntü arka arkaya seri olarak makineye kaydedilir.
DİJİTAL FOTOĞRAF
MAKİNELERİNDE MENÜ VE FONKSİYON
AYARLARI
Fotoğraf makinelerinin objektifleri, vizörleri, örtücüleri fiziksel- mekanik; filmler,
kartlar, banyolar kimyasal öğeleri oluşturur. Bu öğeler dijital fotoğrafçılık için de geçerlidir.
Dijital fotoğrafçılık alanındaki gelişmeler fotoğraf makinelerinin karanlık kutu (film haznesi)
dışında makinenin temel parçalarında büyük bir değişikliğe yol açmamış ancak film, banyo
ve baskı aşamasında önemli değişikliklere yol açmıştır.
Bu bölümde daha çok dijital makine üzerinde yer alan menü ve fonksiyon tuşlarını
tanıyacak ve bunların hangisini hangi koşullarda kullanmanız gerektiğini öğreneceksiniz.
Dijital fotoğraf makinesi objektiften geçen görüntüyü, objektifin tam arkasında,
analog makinelerdeki örtücü perdenin film konulan yerine denk gelen noktadaki dijital
sensör (çip) üzerine kaydeden fotoğraf makinesi türüdür.
Geleneksel Makineler ile Benzer Özellikleri
Kompakt veya küçük gövdeli dijital fotoğraf makinelerinin, geleneksel makineler ile
birçok benzerlikleri vardır. Bu, özellikle çekim sırasındaki kullanım tarzında belli olur.
Pozlandırma, genellikle otomatik olarak yapılır. Gereksinim olduğunda, bir çok işlevi olan
dâhilî flaş devreye alınır. Mesafe (netlik) ayarı da, geleneksel makinelerdeki gibi yapılır.
Çoğu makinede zoom özelliği vardır ve deklanşöre basmak da, aynı tanıdık işlemdir; yani
önce konu seçilir, sonra tuşa basılır. Tam otomatik geleneksel ve aynı düzeyde donanmış
dijital makinelerin kullanım tarzı bu şekildedir. Ayrıntılar, her makinede farklı olabilir.
Geleneksel Makineler ile Farklılıkları
Geleneksel makinelerde film, aynı zamanda, algılayıcı ve depolama birimi olarak
görev yapmaktadır. Dijital makinelerde bu birimler, ayrılmıştır. Dijital fotoğraf
makinelerinde bunlara CCD –algılayıcı ve hafıza kartı, denir. Dijital "film", 35 mm film
gibi, değiştirilebilir. Bazı dijital orta ve büyük format makineler hariç, ışık algılayıcı bir
CCD'dir; yani üstünde, kare düzenli olarak birçok ışığa duyarlı hücreni bulunduğu bir
plakadır. İşte bu ilk ve en önemli farktır; çünkü 35 mm filmin üstü ışığa duyarlı bir tabaka
(emülsiyon) ile kaplıdır. Resim farklı algılanır; geleneksel filmlerin ışığa karşı duyarlılığı,
CCD'nin çözünürlük algılama düzenlemesine benzetilebilir. Geleneksel filmin yükselen
duyarlılığı ile birlikte "grenlenmesi" artar. Elektronik resim algılayıcının çözünürlüğü de
aynı gelişimi gösterir: düşük çözünürlük iri grenler, yüksek çözünürlük ise ince grenler
oluşturur.
İkinci fark ise, resim depolama şeklidir. Geleneksel filmin emülsiyonu resim
depolama ünitesi olup bütün resim bilgilerini içerir. Dijital makinelerde ise, resim
bilgilerinin önce, resim algılayıcı tarafından hafızaya aktarılması gerekir ve bundan sonra
hafızaya kayıt edilir. Önemli fark olarak karşımıza çıkan, hafıza kartlarını çok defa
kullanabilmemizdir. Film, pozlandıktan sonra bir daha kullanılamaz ancak hafıza kartını
istediğiniz kadar silip tekrar doldurabilirsiniz; çok güzel bir avantaj!
White Balans (Beyaz Ayarı)
Bir kâğıda farklı ışık kaynakları altında baktığınızda farklı renklere büründüğünü
görmüşsünüzdür. Öğlen gördüğümüzde farklı, bulutlu havada gördüğümüzde farklı, akşam
gün batımında gördüğümüzde farklı tonlar aldığını görürüz. Biz onun sürekli beyaz
olduğunu biliriz, ama ortamdaki ışık kaynağının ona kattığı bir ekstra renk değeri vardır.
Örneğin evin içinde yanan sarı bir lamba, dışarıdan bakıldığında hafif yeşilimtırak ya da buz
beyazı havasındadır. Ama aynı ortamda ampul kullanılırsa, bu defa sarımtırak bir hava sunar.
Dijital fotoğraflar küçük piksellerden oluşur. Görüntü büyütüldüğünde belli sayıdaki
piksel artmadığı için sağdaki fotoğrafta olduğu gibi nois denilen bulanıklık oluşur.
Birinci fotoğrafta tungsten ışığı altında beyaz ayarı yapılmadan, ikinci fotoğrafta beyaz ayarı
yapılarak çekim yapılmıştır.
İşte tüm bu "ışık kaynağı farklılıkları", objelerin gerçek renklerini hayli değiştirir ve
bu ortam sıcaklığı dikkate alınmadan yapılan çekimlerde, bazen insanların yüzlerinin
bembeyaz, mavimsi, yeşilimsi, bazen de olduğundan çok daha sarı, sıcak, hatta kırmızıya
çalan bir hâlde olduğunu görmüşsünüzdür. Aslında bu renk farklılaşması çok daha fazla
olduğu hâlde ön bilgilerimiz ve görme alışkanlığımız sebebiyle bunu pek hissetmeyiz.
Filmler ve dijital sensörler ise bu farklılaşmayı fazlasıyla algılar ve fotoğrafa yansıtır.
Nesnelerdeki renk değişikliğinin sebebi doğal ve yapay ışık kaynaklarının her birinin kelvin
değerlerinin (renk ısıları) farklı olmasıdır. Kelvin değeri düştükçe ışık rengi kızarır Arttıkça
mavileşir. (Işık modülünde ayrıntılı olarak anlatılacaktır) Bu özellik halojen, spot ve normal
suni ışık kaynaklarında ve günün farklı saatlerinde gözlenebilir. Ayrıca farklı kaynakların
karışımından oluşan ışıkları da göz önünde bulundurmalısınız.
Bazı Işık Kaynaklarının Kelvin Değeri:
Mum Işığı 1800K — 2200 K
Ateş 2500K — 3500K
Alacakaranlık — 4000K
Florasan 4000K — 4800K
Güneş Işığı 4800K — 5400K
Bulutlu Gün Işığı 5400K — 6200K
Gölgelik Bölge 6200K — 7800K
Dijital makinelerdeki beyaz ayarı çekim yapılan ortamlardaki ışık kaynaklarının
değişmesi sonucu oluşan bu renk farklılıklarını düzenlemek ya da başka bir renk oluşturmak
ve fotoğrafın istenilen nitelikte görünmesini sağlamak amacıyla konulmuş bir özelliktir.
Günümüzdeki birçok makine, ortamdaki renk sıcaklığını kendisi tespit edebilmektedir. Bunu
da, en beyaz kareyi baz alarak yapar ama eğer ortamda bunu sağlayacak bir renk dağılımı
yoksa, otomatik beyaz dengesi doğru yapılamayabilir. Bu sebeple, renklerle uğraşıp ışık
kaynaklarına aşina oldukça, renk dengesini sizin kurmanız daha doğru bir tercih olacaktır.
Beyaz ayarını çekim yapmadan önce ayarlamalısınız. Işık türü tespit edildikten sonra
menü açılır. Yön tuşları veya seçme tuşuyla menü içinden özelliği seçilir. Ok ya da SET
tuşuna basılarak açılan sayfadan istenilen ışık türü seçilip onay verilir. Farklı bir ışık
kaynağında çekim yapacaksanız işlemi tekrarlamalısınız.
Aşağıda muhtelif ışık sıcaklık değerlerinin Kelvin değerleri yer almaktadır.
Dosya Formatları
Dijital ortamda fotoğraf çekebilmek, kimyasal fotoğrafları taramak ve bu fotoğrafları
sıkıştırarak bilgisayara aktarmak formatlanmış olmaları gerekir. Dijital makineleri bu işlemi
çekim sırasında yapar. Aşağıda tanıtılacak olan format türlerinin en yaygın olanı ise
JPEG'dir.
Fotoğraflarda çok büyütülmedikçe gözle çok zor görülebilen bazı kayıplar
oluşturmasına karşın diğerlerine göre yer ve zaman avantajı sağlaması sebebiyle tercih edilir.
JPEG formatında, sıkıştırma kalitesi seçilebilmektedir ancak JPEG, sürekli okunup
yazıldıkça veya yeniden kaydedildikçe biraz daha fazla kalite kaybettirir. Bu yüzden,
fotoğraflarınız üzerinde foto editörleri aracılığıyla oynama yaparken, orijinallerini muhafaza
etmeli, aynı JPEG'i defalarca kaydetmek yerine, bunu önce kayıpsız bir formata dönüştürüp,
çalışmaları onun üzerinde yapmalı ve son aşamada JPEG'e geri dönmelisiniz.
Kayıpsız olan formatlardan en yaygın olanı ise TIFF formatıdır. En eski ve en yaygın
TIFF' ten başka kayıpsız formatlar da vardır. Örneğin PNG gibi. TIFF, artık fazla yer tuttuğu
için pek önerilmiyor ama yaygınlığı sebebiyle, çok yerde kullanılıyor.
En büyük yer tutan format ise BMP formatıdır ve bu format basit dosyaları devasa
boyutlara getirebilir.
Çektiğiniz fotoğrafları bilgisayara aktardıktan sonra aşağıdaki format türlerinin
özelliklerine bakarak karar verebilirsiniz. (Format ayarlarını nasıl yapılacağını Bilgisayarda
Fotoğraf Düzeltme modülünde bulabilirsiniz.)
Görüntü Formatları
Makinenizin çektiği fotoğrafları bilgisayara aktardıktan sonra, aşağıdaki format
türlerinin özelliklerine bakarak görüntüleri hangi formatta kullanacağınıza karar
vermelisiniz. (Format ayarlarını nasıl yapılacağını Bilgisayarda Fotoğraf Düzeltme
modülünde bulabilirsiniz.)
GIF
Graphics Interchange Format (GIF) dosyaları internet üzerinde oldukça yaygın
kullanılan bir formattır. Az sayıda renk içeren (1 ila 8 bitlik) dokümanlarda oldukça iyi
sıkıştırma sağlaması, animasyonlarda zamanlama ve farklı boyutlardaki resimleri bir arada
tutma desteği, saydam renk tanımlanması bu formatı popüler yapan sebeplerinden sadece bir
kaçıdır. Ancak Photoshop gibi resim işleme programlarının çoğu GIF formatının tüm
özelliklerini kullanamamaktadır. Bu sebeple bu format ile çalışırken sıklıkla başka
programlara gereksinim duyulmaktadır. Gerçek renk desteği yoktur. GIF resimleri sıralı veya
sırasız kaydedilebilmektedir. Ayrıca dosya ile birlikte metin kaydedilebilmektedir. Sıralı GIF
dosyaları yükleme esnasında satır satır gelerek resim bitiminden önce nasıl olacağıyla ilgili
ipucu verir.
JPEG
The Joint Photographic Experts Group (JPEG) formatınının en sık kullanılan bir
format olduğunu belirtmiştik. JPEG veya JPG formatının özelliği gerçek renk değerlerini
içermesidir. Bu yüzden fotoğrafik yani grafiksel olmayan görüntülerin gösterilmesinde GIF
formatına üstünlüğü vardır. JPEG sıkıştırma yöntemi görüntünün algılanması için elzem
olmayan detayları etkili bir şekilde bulup atan ve dosyayı şekilde sıkıştıran bir format
olduğundan, yani kayıplı formatlar arasında sıralanır. Yok edilen detay miktarı ve sıkıştırma
oranı arasında orantı olduğundan bu dengeyi iyi korumak gerekmektedir. Daha fazla
sıkıştırma daha fazla detay kaybı daha az sıkıştırma daha büyük dosya demektir. Bu dengeyi
en iyi şekilde değerlendirecek olan insan gözüdür. Bu sebeple bir dosyanın kopyası JPG
olarak kaydedildikten sonra açılıp tekrar değerlendirilmelidir. Kaybedilen detayların geri
getirilmesi söz konusu olmadığından dosyanın bir kopyasını kayıpsız bir yöntem ile
korumakta fayda vardır. Her kaydediliş sırasında kayıp miktarı arttığından JPG dosyaları
sadece son işlerin yaratılması için kullanılır. Ara kademelerde kullanılmaları uygun değildir.
Maximum kalitesi göz tarafından orijinalin aynısı gibi görünmesine rağmen yine kayıplar
mevcut olacaktır.
BMP
Paint programı görüntüleri bu formatta işler.Paint programının BMP dosyaları çok az
bir farklılık gösterir. BMP formatı 1–24 bit arasında değişen bir piksel derinliğini içerebilir.
Sıkıştırma seçeneği başlangıçta bulunmamakta idi. Opsiyon olan bu sıkıştırma görüntüde
detay kaybına yol açmaz, yani kayıpsız sıkıştırma yöntemlerindendir. BMP formatı alıcı
bilgisayarında Paint'den başka görüntü programı bulunmadığı durumlarda kullanılır.
Raw
RAW değişik bilgisayarlar ve işletim sistemleri arasında bilgi iletimine izin veren
esnek bir formattır. Kanal sayısı, her kanaldaki piksel derinliği dosya uzantısı ve başlık
bilgileri tanımlanabilir. Kayıt sırasındaki parametre bilgileri açmak amacıyla dosyayı alan
kişiye verildiğinde RAW dosyaları kolaylıkla açılabilmektedir.
TIFF
Tagged-Image File Format (TIFF) formatı farklı işletim sistemleri ve uygulamalar
arasında kayıpsız ve esnek bir dosya değiş tokuşunu sağlaması sebebiyle tüm çalışmalar için
uygun bir format olarak bilinmektedir. TIFF'in desteklediği birçok sıkıştırma vardır. Bunlar
arasında en çok kullanılan kayıpsız LZW sıkıştırma yöntemidir. TIFF ayrıca çok sayıda alfa
kanalını desteklemektedir. Kayıt sırasında fotoğrafın kullanılacağı işletim sistemi olarak PC
veya Mac seçilebilmektedir. TIFF dosyaları ikili dosya, indekslenmiş renk, gerçek renk
RGB, CMYK, Lab gibi nerededeyse tüm biçimlerini destekler. TIFF dosyalarında katman
desteği bulunmaz.
Dijital Makinede Pozlandırma
Gelişmiş dijital makinelerde poz seçenekleri otomatiktir. Bu özelliğe sahip makineler
çekim sırasında ışığın miktarını algılar ve poz ayarını otomatik yapar. Ortamın ışığının
yetersiz kalması durumunda ister otomatik isterse manuel olarak flaşı devreye sokar ve
istenilen nitelikte pozlandırma yapılabilir. Yani, ya makine otomatik olarak ortamı yeterince
aydınlık gösterecek diyafram ve enstantane değerini ayarlar ya da flaşı devreye sokarak
dengeyi sağlamaya çalışır. Makinenin poz ayarını otomatik kullanmak için çerçeve ayarı
yaptıktan sonra deklanşöre yarım basıp bir süre basılı tutunca yeşil sinyal ışığı yanar,
ardından deklanşörden parmağı kaldırmadan çekim tamamlanır. Sinyal ışığı makinenin
çekimini analiz ederek odaklanmayla poz ayarı yapıldığını belirtir.
Pozlandırma Ölçümü / Yönetimi
Dijital fotoğraf makinelerinin çoğunluğunda pozlandırma, merkez ağırlıklı TTL
(objektif içinden ölçüm) yöntemi ile ölçülür ve yönetilir. Orta ve üst sınıf makinelerde
enstantane ve/veya diyafram ayarlarını belirlemek mümkündür.
Pozlandırma Dengelemesi
Bir çok geleneksel makinede olduğu gibi dijital makinelerde de, pozlandırma
dengeleme veya pozlama telafi ayarı vardır ve çoğunlukla "+/- 3EV" olarak verilir. Otomatik
çekim yaparken pozometre yanılgılarını düzeltmek için kullanılır. Genellikle -3 ve +3 durak
arasında az ya da çok pozlamayı sağlar.
Dijital Makinelerde Enstantane Diyafram Ayarı
Yakın zamana kadar üretilen dijital fotoğraf makinelerinde diyafram ve enstantane
ayarları ancak otomatik olarak yapılırken günümüzde öncelikli modlarla ve manuel olarak da
ayarlanabilmektedir. Filmli AF makinelerle diyafram ve enstantane ayarı bakımından hiçbir
farkı bulunmamaktadır.
Flaş Ayarı
Flaş, uzun süre birçok fotoğrafçının kullanmakta tereddüt ettiği bir ekipmandı. Film ile
fotoğraf çekimlerinde ayrıca sonucu çok sonra görebilmeniz gibi bir zorluk daha vardı.
Aslında bugün otomatik flaş iyi çalışmakla birlikte, eğer çok deneyim sahibi değilseniz,
sonuçları önceden tahmin etmek yine de çok zordur. Bu sebeple birçok fotoğrafçı, hiç flaş
kullanmaz. Veya çok az kullanılır. Hâlbuki flaş önemli bir yardımcı malzemedir. Çünkü flaş
bazen çok yardımcı olabilir, yalnızca karanlıkta değil gündüz bile fotoğrafa özel bir anlam
katmak için kullanılabilir.
Fotoğraf makinesi, yeterince aydınlık olduğunu ya da flaşa gerek olmadığını düşünse
de siz flaşın gerekli olduğunu görüyorsanız flaşı makinenin rızası olmasa da kullanmanızı
sağlayan bir seçenek hep vardır. Çok aydınlık olmayan bir ortamda fotoğraflarını çektiğiniz
kişilerin göz kapakları sonuna kadar açıktır ve bu durumda flaşın göz retinasından yansıması
sonucu kırmızı gözlü arkadaşlarınız olur. "Kırmızı göz önleme" sistemi ise, esas flaş
patlamadan önce bir dizi küçük flaş patlatılır ve böylece fotoğrafı çekilen kişilerin hafifçe
göz irisinin (bebeğinin) küçülmesine neden olur.
Flaş Senkron Ayarını Yapmak
Likit kristal ekranı (LCD) olan bir dijital fotoğraf makinesi ile flaşı kontrol altına
almak artık çok kolay. Çekim yapıp hemen sonucu görerek, gerekirse ayarı
değiştirebilirsiniz. Neredeyse bütün dijital fotoğraf makinelerinin, gövde dahilinde olan
flaşları vardır. Bu flaşın birçok işlevleri bulunmaktadır. Artık standart olan aç/kapat işlevinin
yanında otomatik flaş, kırmızı-göz azaltıcı etkinlik, zorunlu flaş ve flaş ışığının gücünü
ayarlamak gibi işlevler birçok makinede bulunmaktadır. Dahilî flaşların rehber sayısı
genellikle 10 –12 civarındadır. Flaş senkron ayarı flaşın kaç enstantanede patlayacağını
belirleyen ayardır. Senkron değeri makineye göre değişir. Dijital SLR makinelerde genellikle
program otomatik senkron mod da iken 1/60 — 1/200 enstantane hız aralığında çalışır.
Makine çoğunlukla da düşük enstantane hızını seçer.
Dijital Makinelerin Ayarlanmasıyla İlgili Tavsiyeler
İlk kez kullanacağınız hafıza kartını kullanmadan önce mutlaka formatlayın. Bu
işlemi yapmadan kullanırsanız çektiğiniz fotoğraflar kaybolabilir.
Hafıza kartlarını makineniz açıkken çıkartmayınız. İçindeki bilgiler zarar görüp
kartınız bozulabilir. Çoğu makine hafıza kartının kapağını açınca makineyi
kapatır. Yine de buna dikkat edilmelidir.
Çekim yapmaya çıkmadan önce bir poz deneme çekimi yapınız. Herhangi bir şey
eksik ya da problemliyse bu yolla tespit edip düzeltebilirsiniz.
Bazı dijital fotoğraf makineleri preview özelliklidir, çekilen fotoğrafı OK tuşuna
bastıktan sonra hafızaya kaydeder. Buna dikkat etmezseniz fotoğraflarınız
kaydolmaz.
Amacınıza göre çekim kalitesini değiştirerek belleği verimli kullanmanız için
çözünürlük (Quality) ayarı yapmalısınız. Eğer web sitesi tasarımı veya e-posta eki
için çekim yapıyorsanız düşük kalite (ekonomi) ayarını, fotoğraf baskısı için
çekim yapıyorsanız yüksek kalite (best) ayarını, arşivlemek için çekim
yapıyorsanız normal ayarını kullanabilirisiniz.
Menü ayarlarıyla oynayıp kameranın ayarlarını içinden çıkılamayacak kadar
bozduysanız, setup menüsünden reset fonksiyonunu kullanarak makinenizi fabrika
çıkış ayarlarına getirebilirisiniz.
LCD parlaklık ayarınızı güneşli ortamlarda yükseltiniz. Karanlık ortamlarda
parlaklığı düşürerek bataryayı tasarruflu kullanabilirsiniz.
Bataryadan tasarruf etmek için makinenizi kapalı tutarsanız açana kadar
çekebileceğiniz fotoğrafları kaçırabilirsiniz. Bu gibi durumlarda makine açık LCD
kapalı konumda tutularak vizörden çekim yapılmalıdır.
Kameranızı açık unutup bataryanın tamamen boşalmasını önlemek için setup
menüsündeki auto power off fonksiyonu devreye sokulmalıdır.
Çekimlerinizde digital zoom özelliğini mümkün olduğu kadar kullanmayınız.
Digital zoom çekim kalitesini düşürmektedir. Dilerseniz daha sonra bilgisayarda
görüntüyü büyütüp digital zoom elde edebilirsiniz.
Kamera vizörü yanında kırmızı veya yeşil yanan ışıklar vardır bunlar kameranın
netleme işleminin, otomatik ayarlarının veya flaşının hazır olup olmadığını
gösterir. Eğer kırmızı yanıyorsa çekim yapmayıp yeşil yanana kadar
beklenmelidir.
Bir objeyi yarım metreden daha yakın bir mesafeden çekiyorsanız, makinenizde
makro fonksiyonunu aktif hâle getiriniz. Makro aktifken LCD ekranda bir çiçek
resmi görürsünüz. Artık istediğiniz kadar yaklaşabilirisiniz.
Kameranızda Auto focus ile ilgili ayarlar bölümünde AF Area seçeneği varsa bu
ayar sayesinde fotoğraf karesinin herhangi bir alanını netleştirerek çekim
yapabilirisiniz.
Net fotoğraflar çekmek ve titremelerden etkilenmemek için yüksek enstantane
değerleri ile çekim yapınız. Çoğu makinede bu değer 1/60 değerine ayarlıdır.
Işığın az olduğu koşullarda enstantane ve diyafram değerini düşürünüz.
Makinenizde ISO ayarlama özelliği varsa ISO değerini biraz yükseltiniz, çok fazla
yükseltmek görüntü kirliliğine sebep olabilir. Makineyi titretmemek için
dirseğinizi vücudunuza dayayabilir, kapı pencere pervazlarına dayanabilir; masa,
kitap gibi nesneleri sehpa niyetine kullanabilirsiniz.
Flaşınızın kaç metreye kadar aydınlattığını bilirseniz doğru pozlama yaparsınız.
Haricî flaş kullanıyorsanız kullanım kitapçığının özellikler bölümünden Flash
Guide Number (GN) (flaş kullanım kılavuz değerini öğrenip bu değeri
kullandığınız diyafram değeri (f) ile bölerseniz flaşınızın kaç metreyi
aydınlatabildiğini öğrenirsiniz.
Örnek: GN değeri 10 olan bir makine ile 1.8 diyafram değeri ile 10/1.8=5.5 metre
uzaklığa kadar flaşlı çekim yapabilirsiniz.
Karanlık ortamlarda flaş kullanıldığında gözler kırmızı çıktığını görmüşsünüzdür.
Bunun sebebi göz bebeğinin karanlıkta büyümesidir ve flaşın gözün arka
tarafındaki ağ tabakasını aydınlatmasıdır. Bunu önlemek için flash menüsünden
Red Eye Reduction fonksiyonunu aktif hâle getiriniz. Bu fonksiyon aktive
edildiğinde LCD' de göze benzeyen bir sembol görünecektir. Kırmızı göz
engelleme aktifken deklanşöre basıldığında flaş önce birkaç kez çakacak ardından
çekim yapılacaktır. Bunun amacı çekim öncesi göz bebeğini küçültmektir. İlk flaş
çaktığında çekim yapıldı zannedip pozisyonunuzu bozmayınız.
Bazı durumlarda ışık az ama ortam güzeldir. Flaş ortamın bütün büyüsünü
bozabilir. Çünkü flaş aktif hale getirildiğinde enstantaneyi genellikle 1/60 a taşır
ve uzak yerlerin karanlık çıkmasına neden olur. Böyle durumlarda flaşı iptal
ederek çekim yapınız. Ayrıca flaşlı bir deneme de yapabilir, güzel olmayan pozu
silebilirsiniz.
Portre çekimlerinde çekilecek kişinin arkasında güneş varsa yüzlerin karanlık
çıkmaması için mutlaka flaşı kullanınız.
Gece çekimlerinde flaşı kullanırken makinenizi gece moduna getiriniz.
Örneğin arkada ışıl ışıl bir gece manzarası önde ise arkadaşınız. Doğrudan flaşla
çekerseniz arkadaki manzara fotoğrafta koyu görünür. Flaş kullanmazsanız
şimdide arkadaşınız koyu ve sarsıntılı çıkar. Makine gece moduna getirildiğinde
perdeyi arkadaki manzarayı pozlayacak kadar açık tutar kapanmadan hemen önce
flaş çakarak arkadaşınız da manzaranın içine dahil eder. Bu teknikleri denemeyi
alışkanlık haline getiriniz.
Kar ve Kum gibi açık rengin neredeyse tüm kadrajı doldurduğu durumlarda
otomatik ışık ölçümü hata yapar. Bunu telafi etmek ve çekmek istediğiniz
konuların kara lekeler olarak değil de gerçek renklerle görünmesini istiyorsanız,
bir iki stop pozlama telafisi yapınız. Yani +/- şeklinde gördüğünüz EV ayarını
duruma göre +1 yada +1.5 yapınız.
Güneşin tam tepede olduğu saatlerde çiğ ve dik açılı bir ışık olduğu için bu
saatlerde çekilen fotoğraflar sanıldığı gibi güzel olmayacaktır. Öğle saatleri
dışında ışığın yatay olduğu saatler çekim için daha uygundur.
Eğer bilgisayarınıza fotoğrafları aktarırken sabit diskinizde dosya kopyalar gibi
rahat biçimde çalışmak istiyorsanız, harici hafıza kartı okuyucusu edininiz.
Fotoğraf makinenizin hafıza kartını seyyar hafıza olarak da kullanabilirsiniz.
Çektiğiniz fotoğrafların kaliteli olarak en fazla hangi boyutta basılacağını fotoğraf
çözünürlüğünü 60'a bölerek bulabilirsiniz.
Örnek 1: 800x600 800/60=13 600/60=10 Maximum 10X13 ebadında fotoğraf
baskısı yapabilirsiniz.
Örnek 2: 2048x1536 2048/60=34 1536/60=25 Maximum 34x25 ebadında fotoğraf
baskısı yapabilirsiniz.
Baskı Ebatları İçin Hesaplama Tavsiyesi
Baskılarda iyi neticeler alabilmek için ne kadar resim-noktasına ihtiyaç vardır?
Aşağıdaki bilgiler minilab baskıları için geçerlidir. (Püskürtmeli yazıcılar için değil.)
1.3 mil. Piksel ------->> 9 x 13 cm
2.1 mil. Piksel ------->> 10 x 15 cm
3.3 mil. Piksel ------->> 13 x 18 cm
Kaynak : MEB Dökümanları.
|